KIYMETLİ EVRAKIN ZAYİ VE İPTAL DAVASININ HUKUKİ SONUÇLARI
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 645/1’de kıymetli evrakı ‘’Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.’’ şeklinde tanımlamıştır.
Kıymetli evraktan doğan hak, üzerinde yazılı olduğu senede sıkı sıkı bağlıdır. Bu sebeple senetten ayrı olarak ileri sürülmesi ve devredilmesi mümkün değildir.
Zayi kelimesi Arapça olup yitik, elden çıkmış, yok olmuş anlamlarına gelmektedir. Kıymetli evrakın zayi olması ise genel anlamıyla senedin kullanılamaz hale gelmesi demek olup; senedin kullanılamaz hale gelmesi, senedin çalınması, yanması, yıpranması sebebiyle esaslı unsurlarının okunamayacak hale gelmesi gibi hamilin elinde olan ya da olmayan nedenlerden dolayı meydana gelebilir. Senedin hamilde olması ve üstündeki yazıların okunmasına rağmen yıpranması durumunda iptal değil, yeni bir senet düzenlenmesi söz konusu olur.
Kıymetli evraktan doğan hak senetten ayrı olarak ileri sürülemeyeceği için kıymetli evrakın zayi olması durumunda kanun koyucu hamili koruyarak hamilin senetteki hakkını ibraz edebilmesini sağlamak amacıyla TTK md. 651 ve 652/1’de genel olarak, TTK 652/2 ve 653’te de kıymetli evrakın türlerinde (nama, emre, hamiline) iptal hükümlerini düzenlemiştir.
Kıymetli evrakın rızası olmaksızın hamilin elinden çıkması durumunda hamil olduğunu ispatlayan herkes, ödeme yerinin veya hamilin yerleşim yerinin asliye ticaret mahkemesine başvurarak ziya olan senedin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesini ve borçlunun ödemeyi bu kişilere ifa etmesini engellemek amacıyla mahkemeden tedbir niteliğindeki ödemenin men kararını talep edebilir.
Mahkeme yargılama sonunda bu talebi onaylarsa borçluya ödemenin hak sahibi olmayan kişiye yapılmaması için ödeme yasağı kararının bildirilmesi gerekir.
Kıymetli evrakın rızası olmadan hamilin elinden çıkması, senedi ele geçiren kimsenin bilinmesi ve kötü niyetli veya ağır kusurlu olması durumunda kıymetli evrakın zayi olması halinde, hamil olduğunu ve kıymetli evrakın rızası dahilinde elinden çıktığını ispatlayan herkes, görevli ve yetkili asliye ticaret mahkemesine başvurarak senedi ele geçiren ve hak sahibi olmayan kişiye karşı iade talebi niteliğindeki istirdat davasını açabilir. (TTK md. 763)
Mahkemenin vereceği karar taraflar arasında kesin hüküm oluşturur. Söz konusu senet, mahkemenin verdiği karar doğrultusunda gerçek hamiline iade edilir ve daha önce konulan ödeme yasağı kaldırılır.
TTK md. 651 gereğince zayi olan kıymetli evrak üzerinde hak sahibi olduğunu iddia eden ve mahkemeye bunu ispatlayan hamil, senedin kimin elinde olduğunu bilmiyorsa hakkını senetsiz olarak ileri sürebilmek için mahkemeden iptal kararı almalıdır.
İptal davasının açılabilmesi için bazı şartlar gereklidir:
İptal davası için görevli mahkeme konusunda TTK’de açık bir hüküm yoktur. Görevli mahkeme TTK md.4 gereğince genel kurala göre tespit edilir. Bu maddeye göre ticaret hukukundaki çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan kıymetli evrakın iptali için görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemesinin olmadığı yerde dava, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür. Yetkili mahkeme konusunda da TTK’de açık bir düzenleme bulunmamaktadır. TTK md. 757 önleyici önlemler başlığında ödeme yeri veya hamilin yerleşim yeri mahkemesini yetkili kılmıştır. İptal davasında da yetkili mahkeme olarak ödeme yeri veya hamilin yerleşim yeri Asliye Ticaret Mahkemeleridir.
İptal kararının alınabilmesi için ilk önce iptal talebini belirten ve senedi düzenleyenin ve alacaklının kim olduğunu, senedin rengini, boyutlarını, vadesini, senedin düzenlendiği tarih gibi özellikleri içeren bir dilekçenin sunulması gerekir. Sonrasında senedin getirilmesi için süreli bir ilan verilir. Bu süre içinde senet getirilmezse, hâkim senedin iptal kararını verir.
İptal kararının verilmesiyle birlikte zayi olan senet üzerinde hak sahibi olan hamil, senedin vadesi gelmişse hakkını yalnızca esas borçludan ileri sürebilir veya ifa müeccelse yeniden bir senet düzenlenmesini isteme hakkına sahip olur; ancak bu konudaki tüm masraflar kendisine aittir. Masraflar karşılandıktan sonra borçludan yeni senedi isteyebilir.
İptal kararı, zayi olan senet üzerinde hak sahibi olan kişiyi yeniden hak sahibi yapmaz.
İptal kararı sayesinde zayi olan senet üzerinde hak sahibi olan kişi teşhis edilmiş olur. Bu borcun ifası için önemli bir sonuç doğurur. Alınan bu iptal kararı sayesinde, hak senetsiz olarak ibraz edilir bu sebeple ödemenin gerçekleşmesi için senedin elde bulunması gerekmesi konusu iptal davasıyla göz ardı edilmiş olur fakat iptal kararının alınabilmesi için davacının senedin zayi olduğunu ve kendisinin gerçek hamil olduğunu ispatlaması gerektiğinden borçlu açısından haksız bir durum oluşmaz.
İptal davası hasımsız açılan bir davadır. Bu sebeple borçlu, eğer senet iptal edilmeseydi hangi def’ileri ileri sürebilecek idiyse onları ileri sürebilecektir.
Senedi elinde bulunduran üçüncü kişi burada taraf olmadığı için iptal kararıyla birlikte eğer borçlu bu kişiye ödeme yapmamışsa iptal kararı hamilinin hiçbir hakkı söz konusu olmayacaktır. Eğer borçlu, gerçek olmayan hamile iptal kararından önce ödeme yaptıysa senedin hamili, üçüncü kişiden sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak, ödenen miktarın kendisine verilmesini talep edebilir. Borçlu, senedi zayi eden hamile iptal kararından önce kendi isteğiyle ödeme yaptıysa iptal kararından sonra ödediği meblağı geri isteyemez. Ödediği meblağı geri alabilmesi için senedi zayi eden hamilin kendisini ifaya zorladığını ispatlaması gerekir.
Emre yazılı senetler TTK md. 824’de ‘’Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir.’’ şeklinde tanımlanmıştır.
Tanımdan anlaşıldığı üzere emre yazılı senetlerde, iradi emre yazılı senetler ve kanunen emre yazılı senetler olarak ayrım yapılmıştır. İradi emre yazılı senetler, tarafların ortak iradesiyle ya da borçlunun kendi isteği üzerine bir senedi emre yazılı olarak düzenlemesi halinde oluşur. Senet düzenlenirken senede ‘’emre, emrine, emrü havalesine’’ gibi bir kayıt konulması gerekir. Konişmento buna örnek olarak verilebilir. Kanunen emre yazılı olarak doğan senetlerde ise bu gibi kayıtların olması zorunlu değildir. Poliçe, çek, bono ile makbuz senedi ve varant kanunen emre yazılı senetlerdir.
Kanunen emre yazılı bir senet nama yazılmak isteniyorsa, nama yazılı olduğu, emre yazılı olmadığı açıkça belirtilmelidir.
Emre yazılı senetlerin devri için zilyetliğin geçirilmesiyle birlikte ciro adı verilen bir işlem gereklidir. (TTK md. 647, 648)
Emre yazılı senetlerin ziyaı halinde kıymetli evrakın iptalinin düzenlendiği TTK md. 651 ve 652 genel hükümleri burada da geçerlidir.
Emre yazılı senetlerin iptali durumunda kanunda özel hükümler mevcuttur. TTK md. 757-765 arasında poliçenin ziyaı ve iptalini düzenlemiş ve cirosu mümkün olan makbuz senedi ve varant dışındaki diğer emre yazılı senetlerin de bu hükümlere tabi olacağını belirtmiştir. Makbuz senedi ve varantın iptali TTK md. 849’da düzenlenmiştir.
TTK md. 654, nama yazılı senetleri ‘’Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.’’ şeklinde tanımlamıştır.
Neredeyse bütün senetler nama yazılabilir. Kanunen emre yazılı bir senede emre yazılı değildir ya da nama yazılıdır şeklinde düzenlenmesi halinde o senet nama yazılı hale gelir. Aynı şekilde bir emre yazılı senede ciro yasağı konulması da senedi nama yazılı senet haline getirir.
Nama yazılı bir senedin devredilebilmesi için TTK md. 647 f.1 gereğince zilyetliğin devri ve TTK md. 647 f.2 gereğince yazılı bir devir beyanı gereklidir. Devir beyanının senet üzerine ya da başka bir kâğıda yazılmış olması önemli değildir. Başka bir kâğıda yazıldığı takdirde kağıtların birlikte devredilmesi yeterlidir.
TTK md. 657 f.1’e göre aksine hüküm bulunmadıkça nama yazılı senetler, hamiline yazılı senetlerin iptali hakkındaki hükümlerdeki gibi iptal edilir.
Emre yazılı senetlerde belirtildiği gibi TTK md. 757 vd. hükümleri yalnızca emre yazılı poliçe için değil tüm poliçeler için geçerlidir. Nama yazılı kambiyo senetleri de TTK md. 757-765 hükümlerine göre iptal olunur. Burada bir özel hüküm de makbuz senedi ve varant için vardır. Nama yazılı olmaları durumunda makbuz senedi ve varantta TTK md. 849 hükmü uygulanır.
TTK md. 658’de hamiline yazılı senetler ‘’Senedin metninden veya şeklinden hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır.’’ olarak tanımlanmıştır.
Hamiline yazılı senetlerde isim olmaması gerekir. Senede hem hamiline kaydı düşülmüş hem de isim belirtilmişse bu senet eksik nama yazılı senet olur. Bir senette bu iki ifade de yer almıyorsa senet hamiline kabul edilir. Bir kıymetli evrakın hamiline senet sayılabilmesi için önemli olan hamiline ibaresi bulunması değil, isim bulunmamasıdır.
Poliçe ve bono kural olarak hamiline olarak düzenlenemez.
Hamiline yazılı senetler de tüm kıymetli evrak gibi tedavül yeteneğine sahiptir. Ancak bu tedavül yeteneği en yüksek olan senet olduğu için borçlu bakımından çok güvenli değildir.
Diğer tüm senetler gibi hamiline yazılı senetler de zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devrolunur.
Hamiline yazılı senetlerin iptali TTK md. 661-669 arasında düzenlenmiştir. Yukarıda iptal kararında anlatılmış olan önleyici tedbir, istirdat davası ve iptal davası burada da aynen geçerlidir.
TTK md. 645’e göre kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez. Kıymetli evraktan doğan hak ve senet birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Kıymetli evrakın zayi olması durumunda hak sahibi hamilin senedi ibraz edebilmesi için kanun bazı iptal hükümleri düzenlemiştir.
Zayi olan kıymetli evrakın sahibi olan hamilin senetteki hakkını ibraz edebilmesi için bazı hakları mevcuttur.
Kanun koyucu hamile önce, önleyici tedbir niteliğinde olan ödemeden men kararı hakkını tanımıştır. Bu karar, senedin kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmemesi için bir koruyucu hak niteliğindedir. Hamil mahkemeden bu tedbir kararını alma talebinde bulunabilir.
Eğer senedin kimin eline geçti biliniyorsa ve bu üçüncü kişi ağır kusurlu ya da kötü niyetliyse hamil, senedin kendisine geri getirilmesi için iade talebi niteliğinde olan istirdat davası açabilir. Bu davanın sonucunda verilen hüküm kesindir ve önce verilmiş olan ödeme yasağı kararını kaldırır.
Zayi olan senet, hamilin rızası dahilinden elinden çıktıysa, kimin elinde olduğu bilinmiyorsa, iptal edilebilen bir senetse ve senedin üzerindeki hak devam ediyorsa hamil iptal davası açabilir. Kıymetli evrakın türlerinde (emre, nama, hamiline) de TTK md. 651 ve 652 genel hükümleri geçerlidir fakat bazı özel hükümler de mevcuttur.
https://www.jurix.com.tr/article/156
https://www.jurix.com.tr/article/254
https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?t=71205
http://www.ozgunlaw.com/tr-TR/HDetay/kiymetli-evrakin-ziyai-ve-iptali-287.html
https://www.jurix.com.tr/article/71
http://www.gizembercesteolgun.av.tr/kiymetli-evrakin-zayi-olmasi/
http://www.ticaretkanunu.net/karar-12/
https://www.makaleler.com/nama-emre-ve-hamiline-yazili-senetler
https://www.idealhukukburosu.com/nama-emre-ve-hamiline-yazili-senetler-nedir-sartlari-nelerdir/AYİ
©2022 Pinar Hukuk Bürosu, Tüm Hakları Saklıdır