RESMİ VASİYETNAMENİN OKUMA YAZMA BİLEN VE BİLMEYEN VASİYETÇİ YÖNÜNDEN İKİLİ AYRIMI
Miras hukuku, genel bir tanımlama yapacak olursak, ölüme bağlı bir malvarlığı hukukudur. Medeni hukukun alt dallarından biridir. Doktrinde bazı hukukçular, Medeni Hukuk’u alt dallarına ayırırken mal varlığı niteliği taşıyanlar ve şahıs varlığı niteliği taşıyanlar olarak ikiye ayırmıştır. Miras Hukuku malvarlığı niteliği taşıyan dallar arasında sınıflandırılsa da şahıs varlığına ilişkin yönlerinin de bulunmakta olduğunu söyleyebiliriz. Miras hukuku, ölen gerçek kişinin malvarlığının yani hak, alacak ve borçlarının hayatta bulunan gerçek veya tüzel kişilere geçişini düzenler.
Miras hukukunun mülkiyet hakkı ile yakından ilişkisi vardır. Bir kimsenin malik olduğu malların ölümünden sonra sağ kalan diğer kimselere geçişinin sağlanması mülkiyet hakkını yaşatmakta ve güçlendirmektedir.
Miras hukuku oluşturulurken değişik menfaat grupları gözetilerek düzenleme yapılmıştır. Miras hukukunda intikal anlamında menfaat sahibi olan beş yarar sahibi mevcuttur. Söz konusu yarar sahipleri; mirasbırakan, mirasçılar, mirasbırakanın alacaklıları, mirasçının alacaklıları ve Devlet’tir. Ayrıca; Miras Hukukunda Vasiyetnameler yönünden numerus clausus (sınırlı sayı ilkesi) geçerlidir. Resmi Vasiyetname, kanunda sayılı vasiyetname türlerinden biridir. Vasiyetnameler sıkı şekil şartlarına tabi tutulmuştur. Bu nedenle de kanun maddelerini iyi anlamak ve değerlendirmek önem arz etmektedir. Aksi halde şekil eksikliği geçersizlik halini yaratabilecektir.
“Resmi vasiyetname” kavramındaki “resmi” sözcüğü vasiyetnamenin yapılış şeklini ortaya koyar. Vasiyetnamenin resmi bir memur tarafından tanzim edilmesi gerektiğini belirtir. Kavramdaki “vasiyetname” sözcüğünü incelediğimizde bu sözcüğün ölüme bağlı hukuksal işlemin türünü belirttiğini görürüz. Vasiyet sözlü, vasiyetname yazılıdır. Vasiyetnameyi vasiyetten ayırt eden unsur yazılı olmasıdır. Dolayısıyla; resmi vasiyetname resmi memur tarafından yazılı bir şekilde yapılmaktadır.
Adi yazılı bir hukuki işlemle ölüme bağlı tasarrufta bulunulamaz. Bunun gibi, vasiyetname şeklini tercih eden kişi de, duruma göre vasiyetname şekillerinden birini tercih etmelidir. Resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ya da sözlü vasiyetname şekillerinden biri ile son arzularını açıklamalıdır. Ölüme bağlı tasarruf çeşitlerinden biri olan resmi vasiyetname, TMK m. 532-537 hükümleriyle düzenleme konusu yapılmıştır. Resmi vasiyetnameler, yetkili(resmi) memurun katılması ile onun önünde, yasanın öngördüğü hükümlere uyularak yapılan vasiyetnamelerdir. Resmi vasiyetname yapılabilmesi için zorunlu unsurlardan biri olan yetkili memur; sulh hukuk mahkemesi hakimi, noter ya da kanun ile kendisine yetki verilmiş bir diğer görevli olabilir. Uygulamada resmi vasiyetname genellikle noter tarafından düzenlenmektedir.
TMK m. 532; “Resmi vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenir.” demekle resmi vasiyetnamenin onama şeklinde değil de düzenleme şeklinde yapılması gerektiğine işaret etmektedir. Bu nedenle resmi vasiyetnamenin resmi memur tarafından başından sonuna kadar re’sen düzenlenmesi gerekmektedir.
Resmi vasiyetnamede aranan sıkı şekil koşullarından birinin bile mevcut olmaması onu geçersiz kılacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki; sağlar arası hukuksal işlemlerde geçersizlik, mutlak butlan(kesin hükümsüzlük) sonucunu doğururken; ölüme bağlı hukuksal işlemlerde geçersizlik iptal edilebilirlik durumunu yaratmaktadır. Yani, ölüme bağlı hukuksal işlemlerde şekle aykırılık iptal yaptırımına yol açacaktır. İşlem kendiliğinden geçersiz olmamaktadır. İlgililer bu hukuksal işlemin geçersizliği için iptal davası açmak durumundadırlar. İptal davası ise TMK m. 559 gereği hak düşürücü sürelere tabi tutulmuştur.
“Resmi vasiyetname yapabilmek için, bu ölüme bağlı tasarrufta bulunacak kişinin ayırt etme gücüne sahip olması ve 15 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir.” (TMK M. 502)
Resmi vasiyetname ölüme bağlı bir tasarruf olduğundan hukuksal hüküm ve sonuçlarını ölüm gerçekleştiğinde doğurmaktadır. Bu nedenle tek taraflı bir hukuksal işlem şeklinde yapılan resmi vasiyetnameden vasiyetçi ölünceye kadar her zaman dönebilecektir. Vasiyetten dönme çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. Bunları; açık dönme, örtülü dönme ve yok etmek suretiyle dönme olarak üç şekilde sınıflandırabiliriz. Açık dönme, vasiyetçinin sonradan yaptığı ölüme bağlı tasarrufla daha önceden yaptığı tasarruftan döndüğünü açıkça beyan etmesidir. Örtülü dönme ise sonradan yaptığı bir başka ölüme bağlı tasarrufla ilk tasarrufunu etkisiz hale getirmesidir. Yani, burada birbiriyle çelişen iki ölüme bağlı tasarruf söz konusu olur. Bu nedenle vasiyetçinin en son yaptığı ölüme bağlı tasarrufla öncekinden örtülü olarak dönmüş olduğu kanaatine varılır. Vasiyetnameden yok edilmek suretiyle dönmede ise; fiili olarak bir dönme söz konusudur.
Türk Medeni Kanunu, resmi vasiyetnamenin düzenlenme şeklini vasiyetçinin okuma yazma bilmesi ve bilmemesi yönünden ikiye ayırmıştır. Kanunun 532-534 maddelerinde resmi vasiyetnamenin nasıl düzenleneceği hususu hükme bağlanmıştır. 535. maddede ise vasiyetçinin okuyabilme veya yazabilme yeteneğine haiz olmaması halinde vasiyetçinin resmi vasiyetnameyi nasıl düzenleyeceği hükme bağlanmıştır.
Bu anlamda TMK m. 533 ve 534 okuma yazma yeteneğine haiz olan vasiyetçinin resmi vasiyetnameyi nasıl düzenleyeceği hususunu tanzim etmiştir.
TMK m. 533/1; “Mirasbırakan arzularını resmi memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir.”
Resmi vasiyetname düzenlenebilmesi için mirasbırakan arzularını resmi memura bildirir. Vasiyetçi arzularını resmi memura yazılı olarak verip tutanağa geçirilmesini de isteyebilecektir. Bu durumda, vasiyetçinin arzularını resmi memura bildirmesi esastır. Bu bildirimin yazılı ya da sözlü olması önem arz etmez.
Mirasbırakanın arzularını bildirmesinin ardından resmi memur vasiyetnameyi yazar veya yazdırır. Burada değinmemiz gereken en önemli husus; vasiyetçinin bildirimi yazılı yapması halinde resmi memurun söz konusu yazılı metini kullanmayarak kendisinin bildirimi yapılan arzuya uygun olmak üzere yeni bir yazılı metin yazdırması veya yazmasıdır. Çünkü; TMK m. “532/1 gereği vasiyetname resmi memur tarafından düzenlenir. Aksi takdirde vasiyetname şekil eksikliğinden geçersiz olacaktır.
TMK m. 533/2; “Vasiyetname mirasbırakan tarafından okunup imzalanır.”
Resmi memur yazdığı ya da yazdırdığı söz konusu vasiyetnameyi okuması için mirasbırakana verir. Kanunun açıkça belirttiği gibi bu durumda da vasiyetnameyi resmi memurun vasiyetçiye okuması şekil eksikliği yaratacaktır. Olması gereken düzenlenen vasiyetnamenin vasiyetçiye verilmesi ve vasiyetçinin kendisinin okuyup altını imza etmesidir. Bu anlamda parmak izi imza olarak kabul edilmemektedir.
TMK m. 533/3; “Memur vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar.”
Vasiyetçinin düzenlenen vasiyetnameyi okuyup imza etmesinin ardından resmi memur da vasiyetnameyi düzenleme tarihini ekleyerek imzalayacaktır. Resmi vasiyetnamenin baştan sona aynı resmi memur tarafından re’sen düzenlenmesi gerekmektedir.
TMK m. 534 ise tanıkların katılımını detaylı bir şekilde düzenlemiştir. İlgili kanun maddesine göre; resmi memur resmi vasiyetnameye tarih koyarak imzaladıktan hemen sonra mirasbırakan, resmi memurun huzurunda iki tanığa beyanda bulunur. Mirasbırakan, resmi memurun da huzurunda resmi vasiyetnameyi okuduğunu ve arzusuna uygun bir şekilde tanzim edilmiş olduğunu iki tanığa beyan eder.
Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir. Burada önemli olan husus, mirasbırakanın son arzusuna uygun olarak vasiyetname düzenlendiğini tanıklara resmi memur huzurunda aktarmış olmasıdır. Vasiyetçinin son arzusunun ne olduğunun tanıklara beyan edilmesi gerekmemektedir. Tanıkların işlev ve niteliğine yönelik açıklama yapacak olursak; fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur-yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılamazlar.
Resmi vasiyetname düzenlenirken hazır bulunan tanıklar, mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini yazarak ya da yazdırarak altını imzalarlar.
TMK m. 535/1; “ Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.”
Kanun maddesinin lafzına baktığımızda kanunkoyucunun “bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa” diyerek, okuma yazma bilmeyen vasiyetçiyi ya da herhangi bir engeli nedeniyle okuyamayan veya yazamayan vasiyetçiyi kastettiği açıktır.
Karşılaştırmalı hukukta resmi vasiyetnamenin düzenlenme şeklini incelediğimizde, İsviçre Medeni Kanunu ZGB Art.502’de “okuyamaz ya da imzalayamazsa” ifadesinin değil de “kendisi okumaz ve imzalamazsa” ifadesinin kullanıldığını görürüz. Bu durumda her ne kadar İsviçre Medeni Kanunu resmi vasiyetnamenin düzenlenme şeklini okuma yazma bilen ve bilmeyen olarak ayırmış olsa da okuma yazma bilen vasiyetçiye seçimlik hak tanımıştır. Diğer bir deyişle, okuma yazma bilen vasiyetçi İsviçre Medeni Kanunu’na göre dilediği şekle göre vasiyetname yapma hakkına sahip olmaktadır.
Miras hukukunun sıkı şekil şartlarına tabi olduğunu ve bu şeklin geçerlilik şekli olduğunu dile getirmiştik. Bu halde bu kadar şekle bağlı bir hukuk dalı olan miras hukukunda kanunun yaptığı ayrım, kullanılan dil ve anlatım önem arz etmektedir. İsviçre Medeni Kanunu’nun lafzını incelediğimizde yapılmış olan okuma yazma bilen-bilmeyen ayrımının çok keskin sınırlara sahip olmadığını dil ve anlatım anlamında görürken; kanunumuzda ise iki vasiyetname tipinin düzenlenmesi arasında net bir ayrıma gidildiği açıkça gözlemlenmektedir.
Türkiyede ise; Eski MK.’nın (743 Sayılı Kanun) okuma yazma bilmeyen vasiyetçinin düzenleyeceği resmi vasiyetnameyi açıklayan ilgili maddesi yeni Türk Medeni Kanunu’nun düzenlemesinden çok daha dar sınırlara sahipti. Eski metinde direk “mirasbırakanın okuma yazma bilmemesi” ifadesi kullanılmıştı. Yeni kanun metninde yer alan “bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa” ifadesi eski kanuna göre daha geniş anlam taşımaktaysa da karma vasiyetnameye elverişli olduğu şeklinde yorumlanamayacaktır. Yeni TMK m. 535 anlamında; okuma yazma bildiği halde gerçirdiği bir kaza, hastalık ya da bedensel olarak sahip olduğu herhangi bir engel nedeniyle okuyamayan ya da vasiyetnameyi imza edemeyen vasiyetçi kastedilmiştir. Yeni kanun gereği onlar da okuma yazma bilmeyen vasiyetçi gibi resmi vasiyetname düzenleyeceklerdir. Çünkü; bedensel engeli yüzünden vasiyetnameyi imza edemeyecek durumda olanlar anlamında Eski Medeni Kanun yetersiz kalmaktaydı. Bu durumun hukuki anlamda boşluk yaratması anılan maddenin yeniden değerlendirilip yenilenmesini gerektirmiştir. Zaten; TBMM Adalet Komisyonu’nun 1998 ve 1999 Türk Medeni Kanunu Ön Tasarısı’nı değerlendirirken ilgili tutanaklarda bu konuya değindiğini ve ilgili tasarıda “bizzat imzalamaz” şeklinde yazılan kanun tasarısı maddesi içeriğini “bizzat imzalayamaz” şeklinde değiştirerek kanunlaştırdığını görüyoruz. Sadece ilgili tutanaklar bile anılan kanun değişikliğinin yanlış anlaşılmaya elverişli olmayacak şekilde yapılmaya çalışıldığının ve kanunkoyucunun karma vasiyetname tipine izin vermeye yönelik iradesi olmadığının kanıtı niteliğindedir. Bu durumda görülmektedir ki; kanun yorumlama yöntemlerinden olan amaçsal-gai yorum ve deyimsel-lafzi yorum ilkelerinden hareket ederek TMK m. 535 değerlendirildiğinde bu maddenin kapsamına okuma yazma bilen ve okuma-yazma (imza etme) anlamında herhangi bir engeli olmayan vasiyetçinin girmeyeceği açıktır. Bu halde okuma yazma bilen ve engeli olmayan vasiyetçinin bu kanun maddesi uyarınca vasiyetname düzenlemesi geçersiz olacak ve şekle aykırılık durumunu yaratacaktır. İlgililer hak düşürücü sürelere uygun olarak şekle aykırı tanzim edilmiş bu vasiyetnamenin iptalini talep edebileceklerdir.
TMK m. 535 kapsamına giren vasiyetçinin niteliğini açıkladıktan sonra düzenlenme şeklini inceleyecek olursak; resmi memur vasiyetnameyi iki tanığın huzurunda mirasbırakana okumalıdır. Ardından vasiyetçi okunan vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu yine iki tanığın huzurunda beyan etmelidir.
Okunmaksızın ve imzalanmaksızın resmi vasiyetname düzenlenebilmesi için tanıkların beyanı da önem arz etmektedir.
Tanıklar;
beyan etmelidirler. Tanıkların bu beyanlarını resmi vasiyetnamenin altına yazarak veya yazdırarak imza etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde bu beyanlardan birinin bile eksikliği geçersizlik sonucunu doğuracaktır.
Türk hukukunda karma vasiyetnamenin değerlendirilmesi yönünden;
Bu konuda, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 26.03.1962 tarih ve E.1958/23, K.1962/3 sayılı kararında; “Okuyup yazma bilen vasiyetçi, (eski) Medeni Kanunun 480. Ya da 482. Maddelerindeki resmi vasiyet şekillerinden birisini dileğine göre ve hiçbir neden bildirmeye yahut resmi senede yazdırmaya yer olmaksızın seçebilir. 482. Madde uyarınca düzenlenmiş bir resmi vasiyet senedinde vasiyetçinin imzasının bulunmasının o senedin geçerliliği üzerinde hiçbir etkisi olmaz.“ şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay kararları da bu İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu Kararı çerçevesinde şekillenmiştir. Ancak; Eski Medeni Kanun döneminde oluşturulan Yargıtay içtihatları 4721 Sayılı Yeni Türk Medeni Kanunu sistemini ve ilgili kanun maddelerinin değiştirilme amacını göz önüne aldığımızda hukuki anlamda değişikliğe gitmek mecburiyetindedir.
Kanunkoyucu, okuyamayan ve yazamayan kimseler için farklı bir resmi vasiyetname düzenleme prosedürü; okuyabilenler ve yazabilenler için ise farklı bir resmi vasiyetname düzenleme prosedürü tanzim etmiştir. Bu durumda; Miras hukukunun şekilci yapısını göz önünde bulundurarak, sınırlı sayı ilkesi ve tipe bağlılık ilkelerinin emredici karaktere sahip olmasından da güç alarak rahatlıkla söyleyebilmekteyiz ki, mirasbırakan hangi miras hukuku normunun koşullarını taşıyorsa o norma uygun olarak resmi vasiyetname düzenlemek durumundadır. Aksi halde; şekle aykırılık geçersizlik yaratacağından düzenlenen vasiyetname geçersiz olacak ve TMK m. 558 bağlamında ilgililer vasiyetnamenin iptalini talep ve dava edebilecektir.
Doktrinde bazı hukukçular, İsv. Medeni Kanunu’nda kabul edildiği gibi, okuma yazma yeteneğine haiz olanların seçimlik hakkı olduğunu ve karma vasiyetname tipinin geçerli olabileceğini savunsa da, kanunu (TMK) lafzi ve amaçsal yorum yöntemini kullanarak yorumladığımızda açıkça görülmektedir ki karma vasiyetname Türk hukukunda yer bulmamaktadır. Türk Medeni Kanunu okuma yazma bilen ve bilmeyen vasiyetçi yönünden bilinçli bir ayrıma gitmiş ve sınırlarını çizmiştir. Bu bağlamda, okuma yazma bilen bir kişinin, okuyamayan ve yazamayan kişilerin düzenleyebilecekleri resmi vasiyetname şekline uyarak bir vasiyetname yapması, kanuna açıkça aykırıdır. Örneğin; el yazılı vasiyetname yapmak isteyen bir kişinin, ancak kanunda öngörülmüş yazılı şekil kuralına aynen uyarak söz konusu vasiyetnameyi yapması gerekiyorsa, buna aykırı olarak adi yazılı şekilde yaptığı vasiyetname geçersiz oluyorsa aynı şekilde okuma yazma bilen bir kimse de, okuyabilen ve yazabilen kişilerin yapabilecekleri vasiyetname yapma yolunu tutmalıdır. Aksi halde, işlem kanunun emredici düzenleme tarzına aykırı ve geçersiz olacaktır. Miras hukuku, Medeni Hukuk dallarından şekil yönü en baskın olanıdır. Bu nedenle; karma vasiyetname uygulaması yoluna gitmek Miras hukukunun temeli olan şekilci yapıyı zedeleyecektir.
Kanımca; Türk hukukunda da İsviçre miras hukukunda uygulama alanı bulan karma vasiyetname yapılabilmesi yoluna gidilecekse, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun konuyla ilgili kanun maddelerinde değişiklik yapılması gerekmektedir. Karma vasiyetnamenin olanaklı olduğuna dair açık bir norm kanun metnine eklenmedikçe miras hukukunun ilkeleri de gözetilerek yapılan incelemede görülmektedir ki karma vasiyetname müessesesinin hukukumuzda yeri yoktur.
Antalya, O.G. Ve Sağlam, İ., Miras Hukuku, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 4.Baskı, C.3 2019
Gençcan, Ö.U., Miras Hukuku, Ankara: Yetkin Basımevi, 3.Baskı, 2016
İmre, Z. Ve Erman H., Miras Hukuku, İstanbul: Der Yayınevi,14. Basım, 2018
Kılıçoğlu, A.M., Miras Hukuku, Ankara: Turhan Kitabevi, 6.Bası, 2015
Kılıçoğlu Yılmaz, K., “Resmi Vasiyetname”, TBB Dergisi, 2017
Kocayusufpaşaoğlu, N., Miras Hukuku, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1987
Serozan, R. Ve Engin, B.İ., Miras Hukuku, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2004
Yavuz, C. Ve Topuz, M., “Resmi Vasiyetnamede Düzenlenme Şekli (Okuma Yazma Bilen ve Bilmeyenlerin Vasiyetname Düzenleme Şekilleri Arasındaki Farklılıklar Bağlamında MK. Madde 534 ve 535’in Değerlendirilmesi)”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 2016
https://hukukdergi.ebyu.edu.tr/wp-content/uploads/2015/10/2000_1_26.pdf (E.T: 22.06.2020)
https://www.lexpera.com.tr/ – İlgili Yargıtay kararları için- (E.T: 27.06.2020)
©2022 Pinar Hukuk Bürosu, Tüm Hakları Saklıdır