TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ VE AKTİF-PASİFLERİN İNTİKALİ

      1. TİCARİ İŞLETME KAVRAMI VE UNSURLARI

       Ticari işletme TTK.md.11/1’de ‘‘esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan, faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir’’ denilmek suretiyle tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere bir işletme ticari işletme sıfatını kazanabilmesi için bazı unsurları taşıması gerekir. Bu unsurlardan ilki, gelir sağlamayı hedef tutma unsurudur. Buna iktisadi faaliyet de denir. Burada önemli olan yalnızca hedef tutulmasıdır. Gelirin sağlanmış veya sağlanmamış olması önemli değildir. İkinci unsur, devamlılıktır. Bu devamlılıktan kasıt, devamlı gelir sağlama faaliyetinde bulunma amacıdır. Bir defaya mahsus yapılan alım-satım faaliyeti ticari işletme kavramı ile bağdaşmaz. Faaliyetlere ara verilmiş olması, ticari işletme sıfatını ortadan kaldırmaz. Devamlı iktisadi faaliyette bulunma amacı devam ettikçe, bu sıfat kullanılmaya devam eder. Üçüncü unsurumuz, esnaf işletmesi için öngörülen sınırın aşılmış olmasıdır. TTK.md.15/1’ de esnaf  ‘‘İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.’’ Denilmek suretiyle tanımlanmıştır. Bu tanıma göre esnaf sayılmak için üç unsur vardır. Bunlar; ekonomik faaliyetin, sermayeden fazla bedeni çalışmaya dayanması, bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kararnamede gösterilen sınırı aşmayan miktarda kazanç sağlaması ve sanat veya ticaret ile uğraşıyor olmasıdır. Her ne kadar TTK.md.15 hükmü, TTK.md.11/2’ ye yollama yapmış olsa da, bugüne kadar bu hususla ilgili herhangi bir CB kararı çıkarılmamıştır. Bu sebeple esnaf işletmesi ile ilgili sınır VUK.md.177.f.1 , f.3 de yer alan limitlerin yarısı veya f.2 de yer alan limitin tamamını geçmeyenler olmak üzere belirlenmiştir. Dördüncü ve son unsurumuz bağımsızlık unsurudur. Bunun anlamı faaliyetlerin bir kişi veyahut kurumdan bağımsız olarak yürütülmesidir. Örneğin şubeler, merkezden bağımsız olmadıkları için bir ticari işletme sayılmazlar.

          Yukarıda saydığım unsurlar, bir ticari işletmede olmazsa olmaz unsurlardır. Bu unsurlardan herhangi birinin yokluğu halinde bir işletme ticari işletme sıfatına sahip olamaz. Tüm unsurların birlikte ve aynı anda var olması gerekir.

      2. TİCARİ İŞLETMENİN HUKUKİ NİTELİĞİ VE İKTİSADİ UNSURLARI

       Ticari işletme, maddi ve maddi olmayan bazı unsurları bünyesinde barındıran, iktisadi olarak bir bütün teşkil eder. Ancak belli bir amaca özgülenmiş bir mal topluluğu sıfatı haiz olmadığından ticari işletme bir kişi değildir. Yani ticari işletmenin, kendisi işleten gerçek veya tüzel kişiden bağımsız bir kişiliği yoktur. Bu kişiliğe sahip olmadığı için, ticari işletme bir sözleşmeye taraf olamaz ve hak ve borç altına da giremez. Bu hak ve borçlar ticari işletmeye işleten kişiye yani tacire ait olacaktır. Ticari işletmelerin bir bütün olarak sözleşmeye konu edilebilmesi ve kişi olarak sayılmaması nedeniyle, hukuki obje olduğu söylenebilir. Ticari işletmeyi oluşturan malvarlığı bir hukuki birlik oluşturur. Bu sebeple, ticari işletmenin malvarlığı, tacirin malvarlığına dahildir. Dolayısıyla bir bütünlük arz etmektedir.

         Ticari işletmenin maddi ve gayri maddi unsurlardan oluştuğunu söylemiştim. Bu unsurların ne olduğu hakkında da bir açıklama yapmak istiyorum. Ticari işletmenin maddi unsurlarını duran ve dönen malvarlıkları oluşturur. Duran malvarlıkları bir işletmeye sürekli olmak üzere tahsis edilmiş, taşınmazlar ile aynı amaca tahsis edilmiş diğer menkul mallardır. Örnek olarak; fabrikanın binası, CNC makineleri, depolar verilebilir. Dönen varlıkları ise isminden de anlaşılacağı gibi sürekliliği olmayan, işletmenin konusuna giren her türlü hammadde vb. mallardır. Ticari işletmenin gayri maddi unsurları ise ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent, fikri ve sınai eserler, kiracılık hakkı, müşteri ağı gibi unsurlardır. Tüm bunlar devir hususunda önemlilik arz eder. Devir aktif ve pasifleriyle bir bütün olarak yapılacağından bu unsurların bilinmesi, devir konusunda pratiklik sağlamaktadır.

      3. TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ

   A. DEVİR KAVRAMI   

Ticari işletmeler niteliği bakımından, maddi ve gayri maddi unsurlardan meydana gelen iktisadi bir bütündür. Bu bakımdan ticari işletmeler, hukuki işlemlere konu olabilmektedir. Bu hukuki işlemler; devir, rehin vb. işlemlerdir. Ticari işletmelerin faaliyetlerini devam ettirebilmesi, ticari hayat açısından oldukça önemlidir. Ekonomiler, bu işletmelerin faaliyetleri sayesinde güçlenir. Dolayısıyla bu işletmelerin devamlılığı bakımından devrinin sağlanabilir olması da gerekir. Ticari işletmeler kişi toplulukları değildir. Bir tacirin işletme faaliyetleri doğrultusunda gerçekleşir. Bazen tacirler işletmenin faaliyetine devam edemeyebilir. İşte bu sürekliliğin sağlanabilmesi adına  devir kurumu gerekli hale gelmiştir.  Ticari işletmenin devrinden anlaşılması gereken, işletmenin bir bütün olarak başka bir kişiye geçmesi, işletme sahipliğinin iradi olarak el değiştirmesidir. 

   B. HUKUKİ DÜZENLEMELER

          Ticari işletmelerin devri ile ilgili hukuki düzenlemeler TTK.md.11/3’de doğrudan, TBK.md.202’ de dolaylı olmak üzere yapılmıştır. Ticaret kanunundaki düzenleme, ticaret siciline tescil edilmiş işletmelerin devrini, Borçlar Kanunundaki düzenleme ise bu şekilde bir tescil işleminin yapıldığı ve yapılmadığı ticari işletmeler ile esnaf işletmelerinin devrini düzenlemektedir.  

         TTK.md.11/3’ de ‘‘ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir  bütün halinde devredilebilir ve diğer işlemlere konu olabilir’’ denilmek suretiyle devir işleminin tüm aktif ve pasifleriyle bir bütün halinde yapılacağını, ayrı ayrı tasarruf işleminde bulunmanın gerekli olmadığını belirtmiştir. Bu düzenleme ile devrin genel esasları ortaya konulmuştur. BK.md.202’ de ‘‘Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur.’’   Denilmek suretiyle sorumluluğa ilişkin esaslar ortaya konulmuştur. Dolayısıyla bu hükümler birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

   C. HÜKMÜN UYGULAMA ALANI

           Bu maddeler uygulamada ticari işletmenin aktifleri ve pasifleri ile devrini sağlayan sözleşmelerde karşımıza çıkar. TK.md.11/3 hükmü ticari işletmelerin devrini içerdiği kesindir. BK.md.202 hükmü ise daha geniş bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Devre ilişkin şartlar getiren bir hüküm olmaktan çok işletmenin borçlardan doğan sorumluluğunu düzenler. Yalnız tamamlayıcı hüküm olmalarına rağmen aralarında bir fark vardır. TK hükmü tescil işlemi yapılmış ticari işletmeleri kapsarken, BK hükmü tescil işlemi yapılmış veya yapılmamış ticari işletmeler ile esnaf işletmelerini kapsar. Yani özel ve genel hükümler olduklarını söyleyebiliriz. BK.md.202 ile TK.md.11/3 hükmünün tamamlayıcılığı, yalnızca sorumluluğa ilişkin bir tamamlama olup diğer halleri kapsamamaktadır. 

   D. TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİNİN ŞARTLARI

      Ticari işletmelerin devrinin ilk ve en önemli şartı devrin aktif ve pasifleriyle birlikte yapılmasıdır. Ticari işletmeler, kendisini oluşturan unsurlar bakımında bir bütünlük arz ederler.  Dolayısıyla devir işlemi de gerçekleştirilirken bu bütünlüğün bozulmaması gerekir. İşletmeler tüm aktif ve pasifleriyle beraber devralana geçmelidir. TTK.md.11/3 hükmü düzenlemesinde aktiflerin geçişinden bahsetmiş, pasifler ile ilgili bir hüküm getirmemiştir. Ancak BK.md.202’ de böyle bir düzenleme sorumluluk kapsamında olmak üzere düzenlenmiştir. Bu BK.md.202 hükmü emredici nitelikte bir hüküm değildir. Yani devir sözleşmesinde taraflar, pasiflerin devir kapsamı dışında olmasını kararlaştırmışlar olabilirler. Ancak bu konuda önemli bir düzenleme vardır. Ticari işletmelerin bütünlüğü ilkesi gereği, işletmenin faaliyetlerine devam edebilmesi için gerekli olan malvarlıklarının devri zorunludur. Devirde amaç işletme faaliyetinin devamıdır. Dolayısıyla bu faaliyeti devam ettirecek olan malvarlıklarının devir kapsamını dışında bırakılmasını yasaklamıştır. Örnek verecek olursak; bir fabrikanın devri sırasında fabrikanın faaliyetine devam edebilmesi için makineler gereklidir. Bu devir sözleşmesinde makinelerin devir kapsamının dışında bırakılması halinde fabrika faaliyetlerine devam edemez. Dolayısıyla yapılmakta olan devir sözleşmesinde makineler devrin dışında bırakılamayacaktır.

          Ticari işletmelerin devrinde ikinci şart, devir sözleşmesinin yazılı olarak yapılmasıdır. TTK.md.11/3 hükmünde devrin yazılı şekilde yapılması şartı aranmıştır. Devir sözleşmesi yazılı şekilde yapılmaz ise hükümsüz olacaktır. 

           Ticari işletmelerin devrinde aranacak olan üçüncü ve son şart sözleşmenin tescil ve ilanının yapılmasıdır. Buna göre devri konu alan sözleşmeler ticaret sicil defterine tescil edilecek ve ticaret sicil gazetesinde ilan olacaktır.

      4.TİCARİ İŞLETMELERİN DEVRİ SÖZLEŞMESİ

           Ticari işletmelerin devri, taraflar arasında yapılacak olan devir sözleşmesi ile gerçekleşir. Ticari işletmenin devri sözleşmesi hukuki niteliği bakımından iki aşamalı olarak değerlendirilmedir. Ticari işletmenin devri sözleşmesi nitelik bakımından bir taahhüt işlemidir. Ancak sözleşmenin işlerlik kazanmasını sağlayacak olan tescil işlemi bir tasarruf işlemidir. Dolayısıyla bu sözleşmelere tek bir nitelik yüklenmemelidir. Sözleşmenin hangi şekilde yapılacağı konusunda genel hükümlere bakarak kıyasen uygulama yapılmalıdır. Dolayısıyla ticari işletmelerin devri sözleşmesi kural olarak yazılı şekilde yapılır. Yazılı şekilden kasıt adi yazılı şekil olup, devrin içeriğinde özel şekil şartı aranan bir sözleşmenin bulunması durumunda, resmi yazılı şekilde yapılması gereklidir. Nitekim ticari işletmelerin devri sözleşmeleri satış sözleşmesi şeklinde yapılacağı gibi bağış şeklinde de yapılabilmektedir. Bu şekil şartına uyulmamasının yaptırımı da şüphesiz sözleşmenin hükümsüz olmasıdır. Ancak somut olayın özelliklerini gözönünde tutarak, şekle aykırılığın ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasına yol açması bakımından tespit edilmelidir

   A. TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI  

        Ticari işletmenin devri sözleşmesi devreden ile devralan arasında yapılır. Bu devir sözleşmesinin geçerli olması için alacaklıların icazet vermesi gerekli değildir. Her ne kadar icazeti alınmasa da devir sözleşmesinin tarafları arasında iç ve dış ilişki bakımından bağlantılı olduğu ve bu devirden etkilendiği için sözleşmenin tarafları arasında üçlü bir bağlantı olduğu söylenebilir.  Ancak üçlü bir ilişki olsa bile sözleşme devreden ile devralan arasında yapılır. Rıza aranmadığı için alacaklı ile ayrı bir sözleşme yapılması da gerekli değildir. Devreden ve devralanın yalnızca bir kişi olması gibi bir kural yoktur. Adi ortaklık vb. durumlarda  devreden ve devralan taraflar birden fazla kişi olabilir. Devreden, ticari işletmenin sahibi ve ticari işletme üzerinde tasarruf yetkisine sahip kişidir. Devralan ise, ticari işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kişiye denir. Devir işleminin hem taahhüt hem de tasarruf işlemini içerdiğini söylemiş idim. Bu yüzden devreden kişi tasarruf yetkisine, devralan kişi ise borçlanma ehliyetine sahip olmalıdır. Aksi takdirde sözleşme geçerlilik kazanmaz.

   B. TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ SÖZLEŞMESİNİN TESCİL VE İLANI

Ticari işletmelerin devri, devir sözleşmesinin tescili ve ilanı ile birlikte hüküm ifade eder. Bu sebeple tescil, niteliği bakımından kurucu nitelikte tescildir. Tescil işlemi kurucu nitelikte bir işlem olduğundan, ilan işlemi açıklayıcı nitelikte bir işlemdir. Zaten ilanın amacı da aydınlatma amacı taşır. Eğer tescil işlemi açıklayıcı nitelikte bir işlem olmuş olsaydı ilan kurumunun varlığına gerek kalmayacak idi. Kurucu unsur tescil olup, ilanın yapılmamış olması ticari işletmenin devrine engel değildir. Ancak ilanın yapılmamasından dolayı doğan zararları, tescil ve ilanı yapmakla yükümlü olanlardan istenebilir.

       Tescil işleminin gerçekleşebilmesi için bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekir. Bunlar; Tarafların adı soyadı veya unvanı ile tebligat adresi, ticari işletmenin sözleşme dışında bırakılan unsurları, ticari işletmenin bir bütün olarak devamlılığını sağlayacak şekilde devredildiğine ilişkin şartsız beyan ve ticari işletmenin satış fiyatı ve ödeme şartlarıdır. (Ticaret Sicili Yönetmeliği md. 133.f.2) Devir sözleşmesinin tescili ile birlikte, ticari işletme tüm aktif ve pasifleriyle birlikte devralana geçer. Tescil işlemiyle birlikte diğer sicillere de bildirim yapılır. TSY.md.135f.5 hükmü gereğince “Ticari işletmenin devrinde, devredilen işletmenin malvarlığına dâhil olan tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların devralan adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, müdürlük tarafından ticari işletmenin devrinin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere derhal bildirilir” denilmek suretiyle diğer sicillere eş zamanlı olarak bildirimi düzenlenmiştir.  Bu düzenleme iyi niyetli üçüncü kişileri korumaya yönelik olup, karışıklık olmaması bakımından kanımca isabetlidir.

   C. TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ SÖZLEŞMESİNİN KAPSAMI

Ticari işletmenin devri sözleşmesi ile işletmeye ait tüm aktif ve pasifler devralana geçer. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzeri devir sözleşmesinin kapsamına, işletmenin aktifleri ve pasifleri ile sözleşmeler girmektedir. TTK.md.11/3’ de bir bütün halinde devrin gerçekleşeceği belirtilmiş olsa da “Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur.” denilmek suretiyle aktiflerin bir kısmının devir kapsamından çıkarılabileceğini öngörmüştür. Ancak daha önce de belirttiğim gibi işletme faaliyetini engelleyecek, makine vb. aktiflerin alınmasını yasaklamıştır. (TSY M.133/1) İşletmeye ait tüm aktifler aksi görülmedikçe, tescil işlemi ile birlikte devralana geçecektir.

       Devir kapsamında olan aktifleri yalnızca ismen saymanın yeterli olacağı kanısındayım. Bu aktifler; Duran malvarlığı, işletme değeri, kiracılık hakkı, fikri ve sınai mülkiyet hakları, işletmeye sürekli olarak özgülenen malvarlığı, hak ve alacaklar.

       Ticari işletmenin, sözleşmelerden doğan borçları işletmenin pasifini oluşturur. Önemli olan tacirin, yalnızca o ticari işletmenin faaliyetleri adına girdiği borçlardır. Tacir kendi özel borçları devir kapsamında değerlendirilmez. Devralan yalnızca işletmeye ait olan borçları devralır. Devir sözleşmesinde yalnızca aktiflerin yer aldığı sözleşmelerin hükümsüz sayılacağı görüşü genel olarak benimsenmiştir. Ancak bu hususun hala tartışılmakta olduğu da unutulmamalıdır. Ben bu hususta Rıza Ayhan hocanın “ticari işletmeyle bağlantılı borçların devir sözleşmesi kapsamında dışında bırakılması; ancak alacaklının rızası ile mümkün olabilir” görüşüne katılmaktayım. Çünkü devir hususunda bu borçların ilgilisi alacaklıdır. Dolayısıyla açık rızası var ise, devir dışında kalması hakkaniyet ve işlerlik açısından kanımca daha uygundur. Genel düzenleme çerçevesinde tüm borçlar, ticari işletmelerin devri sözleşmesinin tescili ile birlikte tescil anından itibaren devranalana geçer.

      5.TİCARİ İŞLETMELERİN DEVRİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI

      Ticari işletmenin devri ile bu işletme tüm unsurlarıyla birlikte devralana geçer. Devir işleminin yapılması ile malvarlığı unsurları açısından gerekli olan tasarruf işlemlerinin hepsi bu işleme bağlı olarak ayrı işlem yapılmaksızın devralana geçer. Devir işlemiyle birlikte, işletme faaliyetine devam eder.

       Ticari işletmenin devrinin hüküm ve sonuçlarını, daha önce değinilmiş olduğundan, başlıklar halinde verip fazla detaylandırma yoluna gitmeden kısaca açıklama yapmanın yeterli olacağı kanısındayım.

   A. AKTİFLERİN DEVRALANA GEÇMESİ

TTK.md.11/3 kapsamında işletmenin devri, yapılacak olan tescil işlemiyle gerçekleşir. Dolayısıyla tescil işlemiyle birlikte, işletmeye ait tüm aktifler aksi kararlaştırılmadıkça devralana geçer. Genel kural bütün olarak devredilmesidir. Devir kapsamı dışında bırakılması işletme faaliyetini engellemeyecek olması şartına bağlıdır. Sahip olduğu malvarlıkları bakımından, ayrı bir tasarruf işleminin yapılmasına gerek yoktur. Tescil işlemi kurucu bir işlem olduğundan, taşınmazlar da ve taşınırlarda aynı sonuçları doğurmaktadır.

   B. PASİFLERİN DEVRALANA GEÇMESİ

TBK.md.202 hükmü kapsamında, pasiflerin de devralana tescil işlemi ile birlikte geçmesi kıyasen uygulanmaktadır. TTK.md.11/3 hükmü bu konuyla ilgili bir düzenleme yapmamıştır. Ancak genel kanunun bu hükmü TTK.md.11/3 hükmüne bir kıyasen uygulama şansı getirmiştir. Ticari işletmenin devrinde borçların devralana geçmesi için bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekir. Bu şartlar; devredilecek ticari işletmenin ticaret siciline kayıtlı olması, yapılan devir sözleşmesinin geçerli olması, devir sözleşmesinin ticaret siciline tescil edilmesi, ticari işletmenin faaliyetinden doğan nakledilebilir geçerli bir borcun varlığıdır. Şartlar gerçekleştiği taktirde borç devralana geçer. Devralan bu borçlardan tüm malvarlığı ile sorumlu hale gelir.

   C. DEVREDENİN SORUMLULUĞUNUN DEVAM ETMESİ    

     Bu konuda önemli bir düzenleme mevcuttur. Bu kurumu borcun üstlenilmesi kurumundan ayıran en önemli fark, borç devralana geçmiş olmasına karşın devreden bu borç dolayısıyla iki yıl daha müteselsilen borçlu olacaktır. (TBK.md.202) Devralan kişi, tescil ile birlikte borçları devraldığını ilan yolu ile alacaklılara bildirmesi gerekir. Bu borçlardan doğan sorumluluğu da tescil ile birlikte geçerli olur.

   D.  REKABET YASAĞI

Ticari işletme devredilirken, aksi kararlaştırılmadıkça, aktiflerin içinde yer alan unsur olan müşteri çevresi de devralana geçer. Müşteri çevresi açıkça devrin kapsamında bırakılmadığı taktirde rekabet yasağı gündeme gelir. Ticari işletmelerin devrinde müşteri çevresi oldukça önemli bir husustur. Çünkü devralmanın amacı bu hazır çevreyi kullanmak ve işletme faaliyetini bu çevreyle beraber sürdürmektir. Taraflar açıkça kararlaştırmasa bile rekabet etme yasağı olduğu varsayılır. Bu yasak niteliği bakımından, dürüstlük kuralları gereğince belirlenmiştir. Ancak bu yasak emredici nitelikte değil, hakkaniyet ile ilgili bir kavramdır. Taraflar sözleşmede bu yasağı ortadan kaldıran bir hükme yer verebilmektedir.

   E. TİCARET UNVANININ DEVRİ

       Ticaret unvanı, TTK.md.11/3 hükmü gereğince, ticari işletmenin devri ile birlikte devralana geçer. Ticaret unvanı, işletmeden bağımsız olması mümkün olmayan unsurlardandır. Dolayısıyla işletmenin devri olmadan, başka bir yol ile devredilmesi mümkün değildir. Ticari işletmenin devri halinde, devralan kişi bu unvanı aynen kullanma hakkına sahiptir.

   F. AYIPTAN VE ZAPTTAN SORUMLULUK

Ticari işletmelerin devri ele alınırken, kanun koyucu ayıptan ve zapttan doğan sorumluluk için özel bir düzenleme yapmamıştır. Bu gibi durumlarda genel hükümlere kıyasen uygulama yapılır. Borçlar Hukukunda düzenlenmekte olan satış sözleşmesindeki ayıptan ve zapttan sorumluluk, ticari işletmelerin devrinde kıyasen uygulama bulacaktır. Bu sebeple Borçlar Kanunu(TBK.md.202/3) e kıyasen uygulama yapmamız gerekir.

    KAYNAKÇA

FATİH CENGİL, Ticari İşletmenin Devri (Yüksek lisans tez çalışması)

BURAK SERTOĞLU, Ticari işletme Devri (Yüksek lisans tez çalışması)

İSMAİL MERT OKTAR, Ticari işletmenin devri (Yüksek lisans tez çalışması)

Dr. H. Ercüment ERDEM, TÜRK TİCARET KANUNU UYARINCA TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ

Ticari İşletmenin Unsurları

 +http://hukukdairesi.com/ozel-hukuk/ticaret-hukuku/ticari-isletmenin-unsurlari/

Sema Aydın, Hasan Ali Kaplan, Arzu Şen Kalyon -TİCARİ İŞLETME DEVRİ VE DEVRİN HUKUKİ SONUÇLARI

+ http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/17_1-2_8.pdf

 Zafer KAHRAMAN, Ticari İşletmenin Devrinde Aktif ve Pasiflerin İntikali

+https://d1wqtxts1xzle7.cloudfront.net/59202641

Kulaçoğlu Hukuk Bürosu, Ticari İşletmelerin Devri

Ayhan ,Çağlar, Özdamar- TİCARİ İŞLETME HUKUKU GENEL ESASLAR 13. BASI